“Sana meşe ağacının şarkısını söyleyeyim mi?” diye sordum. Ses vermedi, yine de söyledim.
Orman olmayı düşlersen ancak,
Gerçeğe dönüşür orman olmak.
Ama yanlızlığı seçersen eğer
Ne orman kalır geriye ne düşler.”
Kentin ortasındaki bir avuç topraktan kocaman bir orman olmaya yolculuk.
Kök salmak, toprağın altındaki zenginliği keşfetmek, büyümek, yeşil yaprakların tırtıla evsahipliği etmesi, tırtılın kanatlı bir bilmeceye dönüşmesi, gövdeyi saran sarmaşık, dallardaki türlü kuşlar, yumurtalardaki yeni hayat, toprağa gömdüğü meşe palamudu tohumlarını bulamayan alakarga😊 İyi ki bulamıyor😉
“Buradaki tek ağaçsın ama şimdilik öyle, sabırla bekle… Teklik uzun sürmez tohum verene.”
İşte alakarganın bulamadığı tohumlardan yeni bir hayat fışkırıyor. Sonra mevsimler dönüyor. Bahar, yaz, güz ve kış.
“Ne başı vardı ne sonu, ne öncesi ne sonrası. Dönüp duruyordu zaman ama bizim için her an eksiksiz ve tamdı.”
Orman olmayı düşleyen bir çocuk, hayatın hayat buluşunu, o coşkuyu, devinimi an, an izliyor, duyumsuyor tüm bedeniyle, o coşkuya ortak oluyor😍
Kanatlı bilmeceye ne oldu derseniz😉 İlk karşılaşmalarında ilk kez kök salan bir çocuk gördüğü için şaşırmıştı. Çocuk ona kim olduğunu sorduğunda “Büyük sevbeni” olduğunu söyleyip uçup gitmişti. O ne ilkti ne de son. Kitabın sonunda da hafif bir kıpırtıyla sallanır meşe yaprağı. Üzerinde ise BÜYÜK SEVBENİ🦋 Meşe ağacının şarkısıyla uyuyup uyanan bir tanesi daha😊
Ağacın, tırtılın, tohumların, yumurtaların, mevsimlerin döngüsünün, orman hayvanlarının hayatının nahif bir dille anlatıldığı çok tatlı bir hikaye. Aslında bir orman ekosisteminin oluşumu, dönüşümü anlatılıyor bize. Şiir gibi, masal gibi, düş gibi😇 Gönülden tavsiye ederim😍
”Büyük Sevbeni”, Şiirsel Taş’ın kaleminden ve Akın Düzakın’ın çizimleriyle ve Redhouse Kidz Yayınları’ndan.