Arkadaşlık güzel şey doğrusu. Peki her zaman öyle mi?
Arkadaşınız çook meraklı, bi o kadar konuşan ve dahi sürekli soru soran, peşinizden ayrılmayan biriyse?
İşte size Peru’dan Hektor ve Sinek Kuşu’nun hikayesi. Hektor ne zaman sakin ve keyifli keyifli birşeyler atıştırmak istese, hoop Sinek Kuşu orada. Hektor, kaşınmak için bir ağaç mı buldu, Sinek Kuşu da hemen onu taklit etmeli. Bi kuş olduğunu unutuyor sanırım. Biraz uyumak istese, hikaye anlatmak için yanaşıyor hemen yanına. Ve hiiiç susmak bilmiyor. Hektor isyanlarda. “Beni yalnız bırak!” diyerek ormanın içlerine doğru yola çıkıyor. Ahh, ilk görüşte huzur. Da çok da uzun soluklu olmuyor.
Ne yapsa aklına sevgili arkadaşı geliyor.
Hele gece olunca karanlık, sesler.. İyice tedirgin oluyor. Yanında Sinek Kuşu olsaydı ne güzel hikayeler anlatırdı değil mi?
O da ne? Sinek Kuşu mu yoksa? “Hikaye mi? Yaşasın! Hikaye anlatmaya bayılırım.” -Bu arada Sinek Kuşu olan biteni pek anlamadığı için gizlice takip ediyor Hektor’u. Nereyi bulursa saklanıyor sevimli sevimli. Sayfalarda onu ararken çok eğlendi minik. Ayrıca yine kitabın sonunda resimleri olan hayvanları da arayıp buldu. Çoğunu ilk kez gördük. -Hektor ve Sinek Kuşu buluştuklarında Hektor’un rahatsız olduğu konular hakkında konuştular. Çok hoştu. Meğer Sinek Kuşu onu hiiç anlamamış. Bilerek yapmamış hiçbirşeyi. Sonrasında çok bi değişiklik olmadı gerçi ama. Bizim için güzel bir sohbet konusu oldu.
Hektor ile Sinek Kuşu, Nicholas John Frith’in kaleminden, Beta Kids‘ten.