Üzgün bir kalbe nasıl dokunabilirsiniz?
Kırmadan, şefkatle, empatiyle, umut vererek… Hele de bu kalbin sahibi küçük bir kız çocuğuysa… Biraz hayal gücü ve oyunbazlık da mı eklemeli? Ne dersiniz?
Kafka ile İrma
Kitabın sonundaki nota göre bir gün Kafka, Dora ile birlikte parkta yürürken bebeğini kaybettiği için ağlayan küçük bir kıza rastlar. Çok üzülür. Hemen harekete geçer. Küçük kıza bebeğinin kaybolmadığını, bir yolculuğa çıktığını söyler. Ve o günden sonra gönüllü postacılık yapar. Bebek Supsi’nin ağzından yazdığı mektupları İrma’ya getirir. Supsi her defasında yeni bir maceraya atılır. Kafka’nın hikâye anlatıcılığı sayesinde küçük kızın acısı azalır, rahatlar. Hatta belki her mektubu heyecanla beklemeye başlar.
Yazar, Dora’dan rivayetle Kafka’nın biyografisine eklenen bu olaydan yola çıkarak kurgular kitabını. Her mektupta dünyayı gezdirir Supsi’ye. Son rota ise Antarktika.
Küçük kızın büyüme yolculuğuna da tanıklık ediyoruz. Mektupları okuduktan sonra Kafka ile sohbet ederler. Kafka onu ilgiyle dinler, sorularına cevap verir. Kafka hastadır bu süreçte. Epey ağırlaşır sonra. Parka gelemediği günlerde Dora’yla gönderir mektupları. İrma da fark eder bunu. Supsi’nin mektupları giderek kısalırken artık sonun, vedanın yaklaştığının da farkındadır. Hem Kafka’ya hem de Supsi’ye.
Kafka bir günce verir İrma’ya. Kafka’nın günlüklerine bir gönderme yapıyor burada yazar.
İrma’nın Yolculuğu
Gün gelir İrma da aynı Supsi gibi uzun bir yolculuğa çıkar. Hoş bir temenni görüyorum burada. İrma büyüdüğünde o gün, o parkta kalbine şifa olan kişinin kim olduğunu öğrenir. Ve ona bahsettiği hayalini gerçekleştirerek için yola düşer. Heybesinde Kafka’nın “Dönüşüm”üyle.
Hikâye sonbahar mevsiminde geçiyor. Bu da çok anlamlı geldi bana. Supsi kayboluyor, İrma yalnız kalıyor, Kafka vefat ediyor. Ama her şey öyle nahif anlatılıyor ki o doğallık da kalbe şifa oluyor.
Gönülden tavsiye🧡