Frida Kahlo’nun hayatı hep etkilemiştir beni. Kadın kimliği, duruşu, özgüveni, cesareti.. Acıları ve acılarını sanata dönüştürmesi..
Gerçekliğimiz çocukluğumuzda yatar. Frida da bir zamanlar çocuktu, hepimiz gibi.
Frida’nın gözlem yeteneği, merakı ve çevresine farklı gözlerle bakabilmesinin kaynağında fotoğrafçı olan babasıyla geçirdiği zamanlar yatıyor. Birlikte topladıkları böcekleri mikroskop ile inceler, fotoğraflar üzerinde rötuşlar yaparlarmış. Fırça darbeleri, renkler, renklerin karışmasıyla oluşan büyülü bir dünya. Frida’nın hayvanlarla harika bir ilişkisi var. Her anı onlarla geçiyor adeta. Evin içinde, bahçesinde.. İki maymunu, bir papağanı, üç köpeği, iki hindisi, bir kartalı, bir kedisi ve bir de ceylanı var. Düşünebiliyor musunuz😊 Frida, 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felci sonunda uzun süre yatakta istirahat etmek zorunda kalıyor. Bu süreç onun hayal gücünü kanatlandırmış adeta. Yine bu hastalıktan dolayı bi bacağı diğerinden kısa kalmış. Ama bu onun yaşam coşkusunu hiç azaltmamış.
18 yaşında geçirdiği ciddi trafik kazası ise hayatında bir dönüm noktası adeta. Bu defa çok daha uzun bir süre yatakta kalmış.
Bu sürede özel bir şövale, yatağının tam üstüne yerleştirilen ayna ile otoportrelerini yapmaya başlamış. Kitabın konusu olan tüm hayvan dostlarına da tablolarında yer vermiş. Vefa.. Belki de onlar sayesinde kendini hiçbir zaman yalnız hissetmemiş.
“Farklı” ile aynı zamanda bu kitabı okumak çok manidar oldu benim için. Frida da sayısız ameliyatlar geçiriyor. Yıllarca çeşit çeşit korseler, kemerler kullanıyor. Rengarenk, upuzun giysiler giyiyor. Saçını süsleyip dikkat çekici şekiller veriyor. Ki dikkatler üst bedene yoğunlaşsın. Bu yılın başında Frida’nın kişisel eşyaları Londra’da bir müzede sergilenmiş.
Yine Meksika’da yaşadığı ev bir müze haline getirilmiş, La Casa Azul. Nette tur videoları var. Hatta birkaç gün önce sanal olarak gezme şansımız oldu. Yaşadığı evi, kullandığı tüm eşyaları görmek etkileyiciydi. Bahçeyi gezerken minik kitap kurdu bu kitapla bağlantı kurup Frida’nın eşi Diego’nun Frida’nın hayvanları için inşa ettiği piramiti fark etti. Evinde sergilenen tabloları incelerken ”Sanat Atlası” kitabında görmüş olduğumuz ”Otobüs” isimli tablo var mı diye özellikle baktı. Koşarak kitabı getirip Frida Kahlo’nun hayatının olduğu sayfayı açıp buldu. Tekrar okuduk. Buradan küçük bir anekdot paylaşayım.
”Frida’nın 143 resminden 55’i otoportreydi. ”Kendi portrelerimi çiziyorum çünkü çoğu zaman yalnızım ve en iyi tanıdığım kişi de benim.” demişti. Kendini çizmek, cam gibi kırılıp dökülen bedenini yeniden kurmak gibiydi.”
Muhteşem bir hayat öyküsü!
”Frida Kahlo ve Hayvan Dostları”, Monica Brown’un kaleminden, John Parra’nın çizimleriyle, Aylak Kitap’tan.