İSTANBUL’DA MANTAR AVI
Hoş geldin sonbahaarr🥰
Tatlı bir serinlik, yağmurlar, biraz da güneş ışığı,… Ve sonraa mantarlar tabii😄
Çocuk kitaplarında doğanın ele alınmasını çok seviyorum. Gönülden inanıyorum ki bu kitaplar çocuklarımızın, bizim doğayla aramızda bağ kuracak. Bir bütün oluğumuzu yeniden hissedeceğiz.
Kitabı okuduğumda aklıma önce çocukken ailecek mantar toplamaya gittiğimiz zamanlar, ardından da son yıllarda karşıma çokça çıkan mantar toplama etkinlikleri geldi. Babam hâlâ mantar toplar ve annem her memlekete gittiğimizde türlü tariflerle bize ikram eder.
Mantarları bir uzman eşliğinde toplamanın ne kadar önemli olduğunu bu kitabı okuduğumda bir kez daha fark ettim. Bir mikolog olan yazar da bunu hikâyenin kahramanlarından Mantar Amca’nın ağzından anlatıyor. Yenebilir mantarlar, zehirliler, mantarların özellikleri, doğadaki işlevi hikâyede yer buluyor. Kitabın sonunda daha ayrıntılı bilgilerin olduğu bir bölüm de var.
İkizler Emre ve Ezgi’nin Belgrad Ormanı’nın yakınında yaşayan dedelerini ziyareti sırasında yaptıkları orman yürüyüşü karşılaştıkları mikolog sayesinde önce eğlenceli bir keşfe dönüşür, sonra da topladıkları mantarlarla yapılan lezzetli yemeklerle dolu bir sofrayla taçlanır.
Foraging yani doğada yiyecek arama konusu hep ilgimi çekmiştir. Yabanî yemişler, bitkiler, bitki kökleri… Doğada yalnız başımıza kalsak ne yaparız, zihinlerde dönedursun bu soru özünde tek bir gerçeği barındırıyor aslında: doğadan uzakta yaşıyoruz, doğayı tanımıyoruz. Belki bu kitap bizi bir mantar avında buluşturur. Böyle bir etkinlik ilânıyla karşılaşırsanız haber edin olur mu😉🥰
Unutmadan😎 Çizimlere ve renk paletine bayıldığımı söylemeliyim. Sonbahar🧡ben