Biz bugün bunları okuduk. 1001 Çicek Yayınları masalları yeniden derlemiş.
”Masal Anlatıcılığı Eğitimi” aldığım sevgili Fatma Devrim’in (heybemdenmasallar) de bahsettiği üzere en eski masallar Hindistan’da anlatılmış. Buradan da Avrupa’ya yayılmış. Doğu edebiyatında Bin Bir Gece Masalları, Batı’da Grimm Masalları, Anderson masalları, Ezop Masalları bilinen masallar. Türk edebiyatında ise en çok bilinenler Keloğlan masalları. Eğitimde bildiğimiz başka bir Türk masalı var mı deyince hemen iki yıl önce kütüphanede düzenlenen yaz programında sevgili Berfin Sıla Kepez‘den dinlediğimiz Nardaniye Hanım masalı geldi.
Okuduğumuz masallardan “Aslan ile Fare” Ezop’tan, “Çirkin Ördek Yavrusu” ise Andersen’den. Hepinizin aşina olduğu masallar olduğunu düşünüyorum. “Küçük Kırmızı Tavuk” ise anonim. Ben ilk kez okudum. Masallar iyi ve kötünün karşılaşmasıdır. Kahramanlar zor durumlara düşerler ve korkularıyla yüzleşirler. Burada yenmek, yutulmak, yok olmak korkuları işlenmiş. Tilkiler tavuğu oyuna getirerek bir çuvala koyup yakalar ve kendi evlerine götürür. Kahraman bu zor durumdan nasıl kurtulabilir? Sahip olduklarına, yeteneklerine odaklanır.
Tavuk da dikiş konusunda usta. Önlüğünün cebinden çıkardığı makasla çuvalı keser dışarı çıkar. Kaçtığı anlaşılmasın diye içine bir taş koyarak yeniden diker. Masalda iyiler kazanır, kötülere de bir ders verilir. Bu masalda da tilkiler içinde taşın olduğu çuvalı kazana attıklarında kaynar sular üzerine sıçrar ve “Yandım!” çığlıklarıyla oradan kaçmışlar. Tavuk da eski mutlu ve huzurlu günlerine dönmüş😊