Porselen diyarında masal tadında bir yolculuk🩵
Bu kitabı ilk gördüğümde ne kadar heyecanlandığımı hatırlıyorum. Gerçeğin ötesine geçen, yeni bir gerçeklikte bilinenle, beklenenle oyunlar oynayan, zihni kurcalayan, algıyı şaşırtan her güzel işle karşılaştığımda yaşadığım gibi.
Kitap Sevme Günü buluşmalarımızdan birinde yakın zamanda ülkemizde de yayımlanacağını duyduğumda gün saymaya başlamıştım. Gelecek seferki temamız kültürel miras. Bu bağlamda hem müjdeyi yâd etme adına hem de somut kültürel mirası konu edinen bir kitap olması açısından yanımda olacak🤍
Arka kapakta da not düşüldüğü gibi beni en çok etkileyen her gün gördüğümüz, bizim için sıradanlaşan nesnelerin bizi farklı maceralara taşıma ihtimali. Sevilesi ihtimaller. Bir rüzgâr ve uçup giden bir şapka hikâyedeki balıkçıyı porselen diyarında böyle bir maceraya sürüklüyor. Bir porselenden diğerine düşerken o porselenin kendi gerçekliğiyle de tanışıyor, yer yer bozuyor da. Desenleri alt üst ettiği sahne çok hoş.
Ejderhadan korkuyor. Sonra belki aç olduğunu düşünerek ağaçtan meyve koparmak için fincanlara tırmanıyor ve ejderhayı besliyor. Bu sahnede hareket hâlindeki ejderha farklı porselenlerde resmedilmiş. Müthiş👌
Demlikten çıkan buhar birer bulut gibi rüzgâr eşliğinde süzülürken o da bir fincanda kayığın üzerindeymişçesine dengede durmaya çalışıyor.
Sırada fincan dağları, dalgalar, balıkçının şapkasını takmış devasa bir balık var. Balıkçı şapkasına kavuşabilecek mi? Ne dersiniz😉
Bu sessiz hikâyede yaptığınız yolculuk her seferinde yenilenecek. Bir sanat müzesinde gezer gibi hayranlıkla çevireceksiniz sayfaları. Gönülden inanıyorum.
Kitabı kapattığınızda etrafınıza şöyle bir bakın. Kim bilir ne hikâyeler, ne güzellikler saklı her gün gördüğümüz nesnelerde? Bizi hangi yolculuklara çıkarmak için sabırla hayal gücümüzle buluşmayı bekliyorlar😇