“Arkadaşlarım bir çok kez, onları ağaca çıkarmamı istediler, ama hiçbir zaman bunu yapmadım.
Kiraz ağacına, büyüyünce Corinna’yı tırmandıracağım bir tek; dedemin bana öğrettiği her şeyi ben de ona öğreteceğim.
Bunu bir kez rüyamda gördüm; Corinna’yla birlikte dalların üzerinde takla atıyorduk; kiraz ağacı sarsılıp duruyordu, sanki gülüyordu.
Evet, bu yalnızca bir rüyaydı; ama madem ağaçlar nefes alıyor, neden gülmesinler ki?”
Anne-oğul okuduk Dedem Bir Kiraz Ağacı’nı. Dördüncü Angelina Nanetti kitabımdı. Hikaye Ormanı, Mistral ve Düşler Sirki’ni okumuştum daha önce de. Yazar okumaları yapmayı seviyorum.
Tonino’nun yaşadıkları oldukça hüzünlü. Oğlum da ben de çok etkilendik. Hatta benim için daha da çarpıcıydı diyebilirim. Okuduğum her satırın beni çocukluğuma götürdüğü için belki. Ya da çocukken sahip olduğum ama şu an çocuklarıma veremediğim güzelliklerli satır aralarında yakaladığım ve sonra hepsini birer birer kaybettiğimin farkına vardığım için de olabilir.
Bir ağacı dost edindiniz mi hiç? Bir kazı? İsim verip ailenizin bir parçası yapabildiniz mi? Aile bağlarınız ne durumda? Büyüklerle olan ilişkileriniz? Çocuklarınız bu resmin neresinde? Ya da tüm bunların nasıl olmasını isterdiniz?
Tonino, büyüklerin dünyasını anlamak için epey çabalıyor. Yoğun aile ilişkileri, hastalıklar, ayrılıklar, tartışmalar, mücadeleler ve ölümler var kitapta. Sevgi, şefkat, fedakarlık, cesaret, bağlılık, sadakat de. Tonino’nun dedesi ve kiraz ağacı Felice, sarsılmış, dağılmış bir aileyi yeniden toparlıyor. Tonino’ya hem yol gösterici hem de yol arkadaşı oluyor. Müthiş bir yolculuk ve okurken hissettiğimiz yol arkadaşlığı kalıyor geriye.