Minik Balina
Çook kalabalık bir ailede yaşamak nasıldır hiç düşündünüz mü? Ne babanızın ormana götürecek vakti vardır ne annenizin masal anlatacak vakti. Üzücü değil mi? Gigi, turuncu balıklarla dolu böyle bir ailede yaşıyor. Ve kendini hiç özel hissetmiyor.
En yakın arkadaşı hatta annesi bile onu başka balıklarla karıştırıyor.
Gigi bu minik ve turuncu balık olma halinden öyle sıkılır ki oradan ayrılmaya karar verir. Yorucu ve ürkütücü bir yolculuğun sonunda minik, mavi balıkların olduğu bir yere gelir. Mavi balıklar Gigi’ye yaklaşıp onu ne tür bir balık olduğunu sorarlar. İpin koptuğu yer burası!
Gigi bir balina olduğunu söyler. Ve sonra başlar anlatmaya. Okyanusu şöyle geçmiş, mürekkepbalığını böyle yakalamış, köpekbalıklarından hiç mi hiç korkmazmış. Tabi “vaay, müthiş, çok havalı” nidaları eşliğinde. Havayı yakalıyor bizimki. Yalnız bilge balıkla karşılaştığında durum değişir. Bilge balık da biraz şüphelenmiş doğrusu. Eve dönmeye karar verir bizimki.
Bir süre sonra arkadaşlarını ziyarete geldiğinde ortalıkla kimseleri göremez Gigi. Endişelenir. Arkadaşlarının mağarasının bir taşla kapanmış olduğunu fark ettiğinde yardıma koşar. Gigi bir “balina(!)” olduğu için beklentiler de büyüktür tabi.
Taşı kaldırmak bir balina için çocuk oyuncağı sonuçta. Da Gigi bir balina değil. Yine de şansını dener. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi.
Neyse ki Gigi’nin başka bir planı vardır. Tüm turuncu balıkları yardıma çağırır. Birlikte yüzerken bir balinaya benziyorlar, güzel bir görüntü. Birlikten kuvvet doğunca mavi balıklar da özgürlüklerine kavuşurlar.
Burada çok hoş bir sahne var. Bilge balık Gigi’ye teşekkür edip bandanasını hediye eder. Gigi de tüm turuncu balıklar arasında onu nasıl tanıyabildiğini sorar. “Çünkü aralarındaki tek balina sensin!” der. Onu incitmez, doğru söylemediğini yüzüne vurmaz hatta onore eder. Gigi’nin kendini ne kadar özel hissetmiş olabileceğini tahmin edebiliyorum. Ve artık kırmızı bandanasıyla onu ayırdetmemek mümkün değil!
”Minik Balina”, Joshua George’un kaleminden, Domingo Çocuk Yayınevi’nden..