Zekice kurgulanmış, aynı anda pek çok konuya temas eden ve bunu asla didaktik olmayan bir şekilde ve üstelik inanılmaz bir doğallıkla yapan bir hikâye var yukarıda. İştahla, yazarın nokta atışlarına hayran kalarak, olay nereye varacak, sağda solda bıraktığı ip uçları nasıl bağlanacak merakıyla okudum.
Uçuşların iptal edilmesiyle havaalanında mahsur kalan hayvanların hikâyesi diyebilirim en başta belki. Bir de güvenlik görevlisi köpek var yanlarında. Ama sonra her birini tanıdıkça yazarın ne anlatmaya çalıştığı hissediliyor yavaş yavaş. Göç etmek için uçağı tercih eden bir kaz, reklamlarda oynayan bir kaplan, iki klon koyun, türü tehlikede olan koruma altındaki bir panda, küçücükken ailesinden koparılıp üzerinde yıllarca deneyler yapılan, durmadan ilaç yutan bir maymun, ömrü boyunca havaalanından çıkmamış ve yine havaalanında görevini yaptığı sırada yaşanan bir patlama sonucu koku alma duyusunu yitirmiş bir köpek. Doğal yaşam alanlarından ve koşullarından çok uzakta yaşamaya mahkûm olan, yaşam hakları insanların elinde olan, bir nesneye dönüştürülen, doğal olmayan yollarla hayat bulan tüm hayvanları hatırlatıyor bize yazar.
Bunun yanında bir hırsız, bir yalancı olarak etiketledikleri tilkinin de gruba dahil olmasıyla hem birbirleriyle hem de kendileriyle yüzleşecekleri yalan-doğru terazisinin bir inip bir çıktığı bir dizi olay yaşanıyor. Tüm bu süreçteki sorgulamalar hem çok anlamlı hem de çok değerliydi benim için.
En nihayetinde bazı aydınlanmalar yaşanır. Gün gibi ortada olan gerçekleri görmek yerine hâlâ insanlara güvenmek isteyen biri de çıkar aralarında. Ama hakiki dostlar da tam da böyle zamanlar içindir değil mi? O güne kadar inandırıldıkları herşey gibi koskoca-mükemmel ötesi-insan yapımı havaalanı da yerle bir olurken olağanüstü şartlarda başlayıp hiç umulmadık bir şekilde evrilen dostlukları hayvanlara yeni bir hayata birlikte başlamanın cesaretini de verir. İyi ki❤️