Yaşama “öteki”nin gözünden bakabilmek… Bunu yapabilmek her zaman, pek kolay olmayabilir. Özellikle de bir çocuk için. Ama çocuk yine de dener. Kendi hayatından yola çıkarak onun hayatına dokunmaya çalışır. Çünkü çocuk “görür”. Yetişkinlerin ıskaladığı çoğu şeyi görür. Hor “görüleni”, “gözlerin” kaçırıldığını görür. Ve merak eder. O kadar doğaldır ki ve o kadar doğal ilerler ki bu süreç. Ve sorar. Hiç duraksamadan, düşünmeden, tüm saflığıyla yöneltir sorularını. Anlamak için, yaşadığı dünya ile “o dünyanın” arasındaki uçurumu anlamlandırmak için.
Evde kardeşinin doğum günü kutlanacak. Pasta almak için fırına koşuyor küçük kız. İlk kez yakından görüyor onu. Yüzünü inceliyor. Her ayrıntısını.
“Kimse onun kaç yaşında olduğunu bilmiyor, galiba bilmek de istemiyor. Ama onun da bir yaşı olmalı değil mi?”
Çok içten, nahif bir anlatı. Çocuk masumiyetini çok iyi yansıtmış sevgili @hafizecinarguner . En çok bunu sevdim. Yetişkin dilinden uzak, öğretmeyen, illa bir çözüm sunmayan, belki sadece “gör”, “farkına var” diyen bir hikâye. Ki pek çok şey böyle başlayacak belki. Dilerim🙏Kaleminize, yüreğinize sağlık❤️