Dünya çok karmaşık bir yer.. Bu günlerde daha çok hissediyor, dile getiriyoruz belki.
Sâfi de aynı şeyleri düşünüyor. Pek dile getiremiyor ama. Başka insanlardan farklı olduğunu biliyor.
Bazen yabanıl, bazen sıradışı.
Öyle zamanlar geliyor ki anlaşılmadığını düşündüğünde küçüldükçe küçülüyor. Peki o her zaman başkalarını anlayabiliyor mu? Hayır, tabii. Çok da zor birşey bu gerçi. Kendini hiçbir yere ait hissedemeyince saklanıyor hemen. Korku dolu bakışlarla süzüyor çevresini. Kendinden başka herkes ne kadar da aynı. Aidiyet hissinin verdiği güvenle salınıyorlar etrafta. Sâfi fark edilmemek için onlar gibi giyiniyor ama eninde sonunda kim olduğu ortaya çıkıyor. .
Bazen öyle minicik hissediyor ki kendini. Sanki etrafındaki herkes dev. Hele bütün gözler ona çevrilince.. Hiç, hiç hoşlanmıyor. Ama görünmez olmak da bir o kadar kötü.
Eh, ne yapsın bu Sâfi? Kendi yerini bulamamış, duygularını ifade edememiş o güne kadar. Yine de umutsuz değil neyse ki.
En azından bazı ortak yönleri var diğer insanlarla. Ortak olarak nitelendirdiği şeylere bakış açısı, onları yorumlayışı, yaşayışı farklı olsa da😉 .
Aa, unutmadan bir de Sadık var. Sadık kimseye benzemiyor. Durun bi dakika! Sâfi de tam olarak böyle düşünmüyor muydu? Hatta ben de! Hatta belki siz de! 😅 .
Biricikliğimize vurgu yapan, farklı olduğumuzu düşündüğümüzde hissettiklerimizi, tepkilerimizi ve özlemlerimizi ortaya koyan çook tatlı bir kitap😍 Ben en çok bu dünyada yerini bulmakta zorlanan Sâfi’yi sevdim. Küçükken oynadığımız bir oyuncak vardı. Adını hatırlamıyorum. (Edit: Kaydırmalı yapbozmuş😊 )Yukarıda o sayfayı paylaştım. O oyuncağı andırıyor. Hiç yapamazdım. Hâlâ zorlanıyorum yaşarken, Sâfi gibi.
”Sâfi ve Ötekiler”, Fran Pintadera’nın kaleminden, Christian Inaraja’nın çizimleriyle ve Nesin Yayınevi’nden.