Çook eğlenceli ve bir o kadar da düşündüren, sorgulatan bir hikaye “İki bana, bir sana”👌
Ayı evine giderken üç tane mantar bulur. Ayının ev arkadaşı gelincik bunları temizler, baharatlar ekler, pişirir ve masaya otururlar. Buraya kadar herşey gayet hoş😉 Sorun servis aşamasında çıkar zaten. Üç mantar ve iki kişi. Ayı başlar paylaştırmaya. Bir kendine, bir gelinciğe.. Bir tane daha kendine. Niye mi? Çünkü o daha büyük, mantarları o buldu, o getirdi, tarif onun,.. gibi gibi. Gelincik de farklı gerekçelerle ikinci mantarı kendisinin hak ettiğine söyler.
Çünkü o daha küçük, temizlemekten pişirmeye bütün işi o yaptı, mantar da een sevdiği şey. Bundan sonraki aşama ise tam bir karmaşa🙈 Sesler yükselir. Kişisel özelliklere saldırılar eklenir. Son söz Gelincik’ten gelir.
“Artık benim arkadaşım değilsin o zaman.”
Oldukça sarsıcı değil mi? Ama o anda öyle birşey olur ki tüm sözler tamamen yersiz kalır. Ağacın arkasına saklanan tilki paylaşılamayan mantarı aldığı gibi ağzına atar😅 Bizimkiler şok😳😬 Ama bu haksızlık! Neyse ki çabuk atlatırlar bu olayı ve afiyetle yerler mantarlarını.
Oooo, sırada tatlı bile var. Hem de orman çilekleri. Ve de yine üç tane😅 Bundan sonra ne olur dersiniz? Hikaye başa sarar mı? Ya da tilki hala ağacın arkadasında bekliyor mu? Ya da bizimkiler üçüncüsünü ikram etmek için kura mı çekecekler, bir yarışma mı düzenleyecekler? Eminim çok daha fazla alternatif vardır. Bol sohbetlik bir kitap😉
Çocuklarla felsefe için harika bir kaynak👌 Adil olmak, emek, paylaşmak, başkasına ait birşeyi almak, hak etmek gibi konular ön planda.
”İki Bana, Bir Sana”, Jörg Mühle’nin kaleminden, Kuraldışı Çocuk‘tan.