“Cevizler düşer, kuşlar uçar. İyi ki tersi doğru değil. Yoksa bir cevize yem olabilirdim.” “Peki ya insanlar?” “Küçük odalarda oturup düşünürler,” dedi Roko.”
Okumak diyoruz ya. Hayatı okumak konusunda ne düşünüyorsunuz? Hayat size neler fısıldıyor? Hangi soruları soruyorsunuz? Neleri sorguluyorsunuz?
“Roko ile Konuşmalar” şehir yaşamında çocuk olmak eleştirisiyle başlıyor. Apartman hayatı. Çok yoğun çalışan anne ve baba. Sonrasında ilginç bir arkadaşlık. Küçük bir kızla bir karganın arkadaşlığı. Nisa ve Roko yani. Yaşamına 12. katta devam eden bir çocuk için büyük bir şans bence. Anne ve babasının Nisa’nın sorularına cevap verecek zamanları yok. Sorular uçup gitsin mi? Olur mu hiç! Çok kıymetli onlar. Bu sorularını sorabileği biri var artık. Çok bilmiş, burnu havada ve geveze olsa da😅
Nisa ve Roko’nun samimi ve eğlenceli sohbetlerini okuyoruz kitap boyunca. Felsefî gündüz düşleri de diyebiliriz bunlara. Nisa’nın öyle ilginç soruları var ki hayata dair. Roko’nun da keza. Soru soruyu doğruyor. Mesela birkaç tanesi şöyle.. Duyular gerçeğe ulaşmak için yeterli midir? Bize benzemeyeni neden sevmiyoruz? Düşüncelerini görebilir misin? Gülümsediğinde aynada gördüğün şey mutluluk mudur? Hangi parçasını sökersek gemi olmaktan çıkar bir gemi? Gözüme yansıyan görüntü ile zihnimde oluşan düşünce aynı mıdır? Palamut bir meşe ağacı mıdır? Bir şeyi bilmekle yapmak aynı şey midir? Etrafında senden başka nesne olmasaydı hareket ettiğinden emin olabilir miydin? Ve çok daha fazlası.
Felsefe, çocuklarla felsefe konularına ilgi duyuyorsanız Nisa ile Roko’nun sohbetlerine eşlik etmelisiniz. Çok keyifli👌
(Yazar Meltem Gürle’yi “Kırmızı Kazak” kitabıyla tanımıştım. Yeri çok, çok özel❤ En çok tavsiye ettiğim, hediye ettiğim kitap sanırım. Keşke daha çok yazsa🙏)