“Masallar iyileştirebiliyor. Çocukların dertlerini, korkularını biraz soyutlayarak; başkasının hikayesi olarak ortaya koyup tartışarak onlara yardım edebiliriz. Hayatta her meseleyi çözemeyiz; ama masallar sayesinde yaşadıkları sıkıntılarla nasıl baş edebileceklerini gösterip olasılıklar sunabiliriz.” diyen yazar tam da bu noktadan yola çıkarak ilk olarak kızına anlatmış bu masalı.
Bu masal bir dostluk masalı esasen. Ama hakiki bir dosta kavuşmak o kadar kolay olmasa gerek. Adı üstünde bir masal bu. Zorluklar olacak. Engeller çıkacak. Yardım eden de olacak, taş koyan da. Kahraman yaşadıklarıyla olgunlaşacak. Hem gözü hem gönlü açılacak ve doğruyu bulacak. Tabi tüm yaşadıkları hem onun hem de okuyanların kulağına küpe olacak?
Kahramanımız güçlü, kuvvetli bir ayı. Niyeti de boyuna, huyuna, gücüne denk bir dost. Lakin burnu biraz havada. Bir de oldukça kaba. Onunla arkadaş olmak isteyen kurbağa ve fareyi beğenmediği gibi sözünü de esirgemiyor. Taa ki bir kaplanla karşılaşıncaya kadar. Tam da istediği gibi. Hatta fazlasıyla. E hal böyle olunca her gün yeni bir kavga. Ayı bir gün takılınca avcının ağına medet umar kaplandan. Ama kaplan kendi postunun derdinde, uzaklaşıp gider oradan. Ayını hali içler acısı. Sonra ne olur, ayının imdadına kimler yetişir merak edenler buyursun masala.