Gogol’un “Burun”u
Bir burun, bir sabah, birinin yüzünün tam ortasını krep gibi dümdüz bırakarak başını alıp gidebilir mi? Olabilir pek tabii. Hatta kendine bir hayat bile kurabilir. Burunsuz kişi hayatına devam edebilir mi? İşte bu tartışılır. Gogol da bunu yapıyor zaten. Hem de sosyal hiyerarşiye, bürokratik yapılanmaya göndermeler yaparak; mizahı, hicvi absürd bir üslupla birleştirerek. Gülümseyerek okuyacağınızdan emin olabilirsiniz.
Faydasız Şeyler Yazmak(?)
Yazarın en sonda da dile getirdiğin üzere edebiyata da göndermeler var. Bu bölümü okurken çok eğlendiğimi söyleyebilirim. Yazarlar, biri de kendisi tabii😉, neden böyle hayal gücünün sınırlarını zorlayan konular seçerler ki? Kimseye faydası olmayan şeyleri neden yazarlar ki?
Bu aşamada şöyle bir sorgulamaya geçebiliriz. Acaba böyle bir konuya dair yazmanın bir faydası olabilir mi? Diğer yandan birilerinin başına gerçekten absürd şeyler geliyor olabilir. Tüm bu faydasız, anlamsız, absürd şeylerin içinde bir parça da olsa gerçek yok mudur?
Okur açısından da düşünelim. Okur bu metinleri neden okur? Üslup da devreye giriyor bence burada. Yazarın konuyu ele alışı, detaylandırması, kurguya mâl etmesi. Satır aralarında yakaladıkları da tatmin eder okuru. Çünkü çoğu zaman yazarın anlatmak istediği konudan çok daha fazlasıdır. Ve belki de bu, okura daha cazip gelir.
Bir son ister mi okur? Mesela bu kitapta burun bir gün pat diye yerine dönüyor. İyi bir son mu? Yeterli bir son mu? Göreceli. Bu da tartışılabilir.
Kitabı kapattığımda zihnimde bunlar dolaşıyordu. Zevkle okudum. Üslûbuna bayıldım. Çizimler enfes😇 Emeği geçen herkese teşekkür ederim🥰
(Klasik metin, çocuk okurların da zevkle okuyabileceği şekilde kısaltılıp sadeleştirilmiş.)