“Yolsulluk, yalnızca yiyecek ve barınak eksikliği değildir. Yoksulluk, “hiç kimse” olma duygusudur, kimlik eksikliğidir.” Gerçek yaşamı anlatan müthiş bir kitap daha👌 “İşte Bu Benim Bir Günüm“den yola çıkarak farklılıklara saygı duymaktan, farklı olanı tanımanın çocukların empati yeteneğini geliştireceğinden bahsetmiştim. “Hayta” bize tüm bunların farklı bir boyutunu sunuyor. Maddi yetersizliklerin hayatı nasıl etkilediğini, bu dezavantajlı ortamın çocukları nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor. Ve umut diyor. Dezavantajlı olanların hayatlarına dokunabilmeyi, “ne yapabiliriz”i sorguluyor. İyiliğin gücü umudu yeşertiyor.
Hayta.. Bir isim değil aslında. Yani herkes onu öyle çağırıyor ama. Bir zamanlar bir ismi vardı. Artık kendisi bile hatırlamıyor.
Kimliksizlik, yoksulluk, açlık..Ve sevgisizlik.. İş peşinde koşturan bir baba ve kendine yetecek takati olmayan hasta bir anne.
Gözleriyle yıldızları kovalayan,koca gri paltonun içinde kaybolmuş, bir gün “birisi” olduğunda mutlu olma ihtimalinin hayalini kuran bir çocuk. Çevresindeki diğer çocuklar gibi. Aidiyet ihtiyacı biraraya getirmiş onları. Çeteler kurmuşlar. Kendilerinden daha az yoksulları ve daha fazla mutlu olanların peşindeler. Hayta da katılır aralarına. Önce ufak işler.. Sonra sorumluluğu artar.. Her gün üç-beş kuruş.. Üye olmak için ise tek başına “av”a çıkması gerekmektedir. Fakat bu defa soğuk bir nesne vardır cebinde. Karanlık bir sokakta cüzdanını ister bir genç adamdan. Genç adam şaşırır. Ne kadar da küçüktür. Samimiyetle yaklaşır ona. Adını öğrenmek ister. Elinde cüzdan, cebinde silahla koşarken “Gerçekten Hayta mısın?” diye seslenir. Bu olay çok dokunur Hayta’ya. Günlerce çıkmaz evinden. Zorla çıktığında ise yine o genç adamla karşılaşır. Korkar. Ama onu bir dost, şefkatli bir kucak beklemektedir. Bir teklifi vardır. Elindeki kutuya karşılık cebindeki silah. Kutunun içinde ne var diye merak ediyorsunuz, tahmin edebiliyorum.
Bir keman.
Kemanı olan bir çocuk dünyanın hiçbir yerinde hayta olamaz. Hayta genç adamın verdiği adrese gider.
İçerde onunla aynı yaşlarda, aynı kaderi paylaştığını hissettiği on kadar çocuk vardır.
Genç adam her haliyle şöyle demektedir. Sen değersiz değilsin. Sen de her çocuk gibi özelsin! Her insan gibi. Hadi gel, birlikte müzik yapalım! Müziğimizle dünyayı değiştirelim! Devamında gelişen olaylar ise hem bir cesaret örneği hem de hayran olunası❤ Çok, çok etkileyici👌
Hikaye, El Sistema ve Venezuela Simón Bolívar Orkestrası müzisyenlerinin gerçek yaşamlarından yola çıkılarak yazılmış. El Sistema, 1975 yılında kurulmuş ve 50’yi aşkın ülkede benzer uygulamalarla yoksul çocuklara gönüllü ve karşılıksız müzik eğitimi veriyor. Belgeseli de çekilmiş. Ülkemizdeki kolu ise 2005’te kurulan “Barış İçin Müzik Vakfı“.
”Hayta”, Angeliki Darlasi’nin kaleminden, Iris Samartzi’nin çizimleriyle ve Kuraldışı Çocuk Yayınları’ndan. Balonlu Sakız Ağacı Kitap Kulübü 2020 ocak ayı okumalarımızdan.